2 Ağustos 2012 Perşembe

Dağpazarı Kilisesi



   Dağpazarı Köyü, Mut'un kuzeybatısında, 35 km uzaklıktadır. Dağpazarı, antik ismi Coropissos olan bir kenttir. Karaman'dan Silifke'ye inen bir antik yol üzerinde oluşu eski kente ayrı bir önem verildiğini göstermektedir.

   Kilise, Dağpazarı Köyü yerleşim alanı içerisindedir. 1875 yılında ingiliz gezgin Davis ve 1890 yılında Headlam ve W. Ramsay tarafından incelenmiş ve yapıların planları çıkarılmıştır.
1957-1958 yıllarında İngiliz Arkeolog M. Gough tarafından kazı yapılmış ve "Bazilika kalıntısı, yanında vaftiz binası, kilise yapısı (sadece temelleri görülebilmekte), sur dışında bazilika, Bizans dönemine ait bir ev" ortaya çıkarılmıştır.


   Kilise kesme taştan yapılmış olup, araştırmacılar bunun üç nefli bazilika olduğunu iddia etmişlerse de, sonraki çalışmalardan sonra farklı bir plan şeması gösterdiği ortaya çıkmıştır. Kilise doğu duvarına bitişik kare planlı merkezi bir alan ile onu üç taraftan çevreleyen beşik tonozlu dehlizlerden meydana gelmiştir. Kilisenin önünde içeriye üç kapı ile açılan bir narteks bölümü, dışarıya taşkın bir apsisi bulunmaktadır. Sonraki dönemde kiliseye bir takım ek yapılar eklenmiştir. Bunlar batıda tamamen toprağa gömülü olan 14.00x21.00 m. ölçüsünde ve 6.00 m. yüksekliğinde bir sarnıç ile onun batısındaki vaftizhane olması muhtemel bir yapıdır. 

   Dağpazarı Kilisesi son devir Bizans mimarisinde dikkati çeken dehlizli tip kiliseler ile benzerlik göstermektedir. Bundan ötürü de binanın ibadet mekânına yüksek, merkezi bir kubbe, yapının ana kitlesinden taşarak yükselmekte ve üç taraftan da basık dehlizlerle çevrilmektedir.

Kıbrıs Barış Harekatı Şehitleri Hatıra Ormanı




Kıbrıs Barış Harekatı’nda şehit düşen 454 subay, astsubay, erbaş ve erimizin anısına Silifke - Gülnar yolunun 5. kilometresinde, Çamdüzü mevkiinde bir Hatıra Ormanı oluşturulmuştur.


1976 yılında tamamlanan ve 9 hektarlık bir alanı kaplayan Şehitlikte, Atatürk Anıtı ve tören alanı ile çevresinde şehitlerimizin sembol mezarları vardır. Her mezar yanına bir de ağaç dikilmiştir.Şehitlikte ayrıca, 220 Kıbrıs Türk Mücahidi Şehitleri anısına bir de abide bulunmaktadır.1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nda ele geçen Rum tank, top, zırhlı araç ve silahların bir kısmı burada sergilenmektedir.





Astım Mağarası

Silifke İlçesi Narlıkuyu Kasabası, Hasanaliler Mahallesinde Cennet çöküğünün 300 m güneybatısındadır. İçine helezonik demir bir merdivenle inilir. Birbirine bağlantılı, toplam uzunluğu 200 metreyi bulan galeriler çok ilginç şekilli dev sarkıt ve dikitlerle süslüdür. İçi ışıklandırılmış olup, mağaranın astımlılara iyi geldiğine inanıldığı ve içinde dilek tutulduğu için Astım - Dilek Mağarası denmiştir. Mağarada sıcaklık ortalaması 15 derece santigrat olup, nem oranı yazın %85, kışın %95'e ulaşır
.

27 Ekim 2010 Çarşamba

Tırtar-Akkale


Mersin - Silifke Karayolu'nun 49. km'sinde, Tırtar Köyü'nün deniz kıyısı tarafındadır. Geç Roma Dönemi'nde kurulmuştur. Kalıntılar arasında saray olabilecek bir yapı, hamam, sarnıç vs. bulunmaktadır. 15.000 ton zeytinyağı alabilecek kapasitedeki yapı halen ayaktadır.


Kanlıdivane


Silifke istikametine giderken Erdemli'yi geçin. 12-13 km sonra Kumkuyu'ya varacaksınız.
Buradan 2 km sonra Kanlıdivane tabelasından içeri sapın. 3 km sonra Kanlıdivane'ye varacaksınız.
Antik Olba Krallığı’nın kutsal yerleşim yeri olan kentin tarihi MÖ 3. yy.a kadar gitmektedir. MS 4. yy.da adı Neapolis olarak değişen kent en parlak dönemini yaşamıştır. Bizans İmparatoru II. Theodosius (408-450), bu alanda kutsal bir Hristiyanlık merkezi kurmuştur.
Kent, 60 metre derinliğinde geniş bir obruk etrafında kurulmuştur. Doğal bir çöküntü alanı olan bu çukura efsaneye göre Roma çağında suçlular atılıp vahşi hayvanlara yem edildiği için kente Kanlıdivane denilmiştir. Obruğun içinde divan üzerinde oturan bir kadın ve iki erkek kabartması yer alır. Yağmur sularıyla toprak rengine bulanan bu kabartmalar nedeniyle kente Kanlı Divan denildiği ve zamanla Kanlıdivane’ye dönüştüğü de anlatılır. Merdivenle rle inilen çukurun, büyüklüğünden ötürü tanrısal olduğu düşünülmüş ve kent tarih boyunca dinsel bir merkez olmuştur.Obruğun etrafında kesme taştan yapılmış bazilikalar, caddeler, kaya mezarları, sarnıçlar, kaya kabartmaları bulunur.
Güneybatısında MÖ 2. yy.dan kalma bir kule vardır. Kulenin kitabesinde, Tanrı Zeus için rahip-krallardan Olbalı Tarkyaris'in oğlu Teukros tarafından yaptırıldığı yazmaktadır.
Kentte bulunan üç nekropolden kuzeydekinin en yüksek yerinde Kraliçe Aba'nın kocası ve iki oğlu için yaptırdığı anıtsal mezar bulunur. Obruğun bir kilometre güneybatısındaki Çanakçıkaya mezarları Kilikya İmparatorluğu’nun soylularına aittir ve üzerlerinde bunu belirten rölyefler vardır. Obruğun çevresindeki bazilikalar 4. yy. sonları ile 6. yy. ortaları Bizans dönemi eserleridir.
19. yy. ortalarında Fransız gezgin Victor Langlois tarafından keşfedilen kent, 70’li yıllarda yapılan kazılarla ortaya çıkarılmıştır. Yöredeki ilk arkeolojik araştırmaları Prof. Dr. Semavi Eyice gerçekleştirmiştir.

Adam Kayalar


Mersin Erdemli ilçesinde, Kızkalesi'nden Silifke'nin Hüseyinler Köyü'ne giden asfalt yolun 5. kilometresinde batıya ayrılan 2 kilometrelik yolun sonunda şeytan deresi vadisine varılır. Bu vadinin dik yamacında, kayaların yüzünde 9 niş içerisinde İ.S.II yy'dan kalma 11 erkek, 4 kadın, 2 çocuk ve bir dağ keçisi kabartması vardır. Bazı nişlerin alınlığında Roma kartalı kabartması görülür.

Korykos Kalesi

Mersin-Erdemli-Silifke karayolunun 60. Km'sinde Kızkalesi beldesindedir. Roma ve Bizans dönemlerinde yoğun olmak üzere, İslami devirlerde de iskan görmüştür.
Nekropol alanından çıkarılan eserlerden burada ilk yerleşimin M.Ö 4. yüzyıla ait olduğu anlaşılmıştır. MÖ 1.yüzyılda kendi adına sikke darbettirmiştir. Herodot bu kenti Gorges adında Kıbrıslı bir prensin kurduğunu yazar. Korikos, Kilikya bölgesinin bir liman kenti olduğundan çok el değiştirmiştir. M.Ö 4. yüzyılın sonunda Seleukhos Nikador Silifke kentini kurduğunda, Korikos'u yönetimi altına almıştır. Kent, MS 72 yılında Roma egemenliğine girmiş ve 450 yıl Roma yönetimine bağlı kalmış, bu dönemde tarım alanında büyük bir gelişme göstererek zeytinyağı ihraç merkezi olmuştur.
Bizanslılar zamanında Arap istilalarına karşı etrafı kuvvetli surlarla çevrilmiştir. 13. yüzyılda Kilikya Ermeni Krallıkları döneminde önemli bir ticaret limanı olmuş, Ceneviz ve Venedik gemilerinin uğrak
limanı durumuna gelmiştir.
Korikos 1448 yılında Karamanoğlu İbrahim Bey tarafından ele geçeirilerek, yeniden imar edilmiştir.
Örenyerinde iç ve dış kale kiliseler, sarnıçlar, su kemerleri, kaya mezarları, lahetler ve taş döşemeli Roma yolları kısmen ayakta dır. Adını, adadaki kaleden almaktadır.
Kare planlı kale, içiçe iki sıra surdan oluşmaktadır. Etrafı hendekle çevrilmiştir. Kaleye giriş bugün mevcut olmayan hareketli bir köprüyle sağlanmakta idi. Bugünkü haliyle kale, tipik Orta Çağ mimari özelliklerini yansıtmaktadır.